ÇOCUĞUN OKUL BAŞARISI
Çocuğun okul başarısı için zekâ ve yetenek son derece önemlidir. Ancak başarı için zeki ve yetenekli olmak yeterli değildir. Anne ve baba tutumları, çocuğun başarısında son derece büyük bir önem taşımaktadır. Bazı aileler için çocuğun okul başarısı her şey demektir. Çocuğun düşük not alması ailenin kabullenemediği bir durumdur. Bazı ailelerde ise çocuğun başarısı dönem sonunda notlarla gündeme gelene kadar hiç konuşulmaz. Öğrenci ailelerinin ilgisizliği, baskısı, sevgisizliği ya da aşırı ilgisi öğrencilerin ders çalışmaktan soğumalarına, korku ve gerginlik duymalarına sebep olmaktadır.
Anne babalar başarısız olacakları kaygısıyla çocuklarının karşılaştıkları güçlükleri doğrudan sahiplenirler. Derslerini sık sık sorarak, ödevlerini hatırlatarak, denetleyerek, adım adım izleyerek çocuklarına destek olduklarını düşünürler. Çocukların başarıya ulaşması için üstlenmesi gereken birçok sorumluluğu kendi üzerlerine alırlar. Böylece çocuk sürekli yardım bekleyen, kendi yetenek ve becerilerinin farkında olmayan, özgüvensiz bir birey haline gelir. Anne babalar her şeyden önce çocuklarının kendi yaşamları üzerinde otokontrol sahibi olmalarını sağlamalıdır. Kendisinden ve davranışlarından sorumlu olma becerisi, çocuğun mutluluğu ve başarısı için anahtar gibidir. Çocuğumuza özgüven ve sorumluluk duygusu verebilmek için onlara müdahale edebileceğimiz mesafede durmalı ama asla işe karışan durumda olmamalıyız. Ona dinlemeye hazır olduğunda kendi düşüncelerimizi söylemeliyiz. Ancak bu ifadelerimiz, emir veya eleştiri niteliğinde değil fikir verir tarzda olmalıdır. “Müzik dinleyerek ders çalışma” yerine “müzik dinleyerek çalışmak dikkatini dağıtabilir” diyerek nasıl ders çalışacağını onun tercihine bırakmalıyız.
Çocuklarımızdan ne bekliyoruz?
Her anne baba, çocuğun okul başarısının kendisinden daha başarılı olmasını ister. Çocuğun başarı seviyesini, yeteneklerini göz önünde bulundurmadan geliştirilen bu beklenti, çocuğu kaldıramayacağı bir yükün altına sokabilir. Her ne kadar anne baba “elinden geldiği kadarını yap…” desede çocuk, anne babanın sözleriyle davranışları arasındaki farkı çok rahat hisseder. Bu durumda çocuk, anne babanın onayını almak için kendini kanıtlama çabasına girer. Fakat bu beklentileri karşılayamayacağını fark edince “nasılsa yapamayacağım” diyerek çaba sarf etmekten vazgeçer. Bu durum çocuğun kısa zamanda okuldan ve derslerinden soğumasına neden olur. Çocuğun başarısının çok üzerinde bir beklentiye girmek yerine öncelikle yapabildikleri üzerine odaklanmak, küçük adımlarla artan başarı düzeyi hedeflemek ve bu süreçteki gayretini takdir etmek, çocuğa istek ve enerji verir. Böylece çocuk, yapması gerekenler için cesaretlenir.
Çocuğum ders çalışmıyor.
Çocuklar, ebeveyn veya öğretmenlerinden ders çalışmaları gerektiğini veya nasıl ders çalışacaklarını sıklıkla duyarlar. Ancak çoğu zaman neden ders çalışacağını bile bilmezler. “hadi yavrum sen git derslerine çalış…” demeden önce çocuğumuza niçin ders çalışması gerektiğini sormalıyız. Anne ve babamın üzülmemesi için, eğitimli olmak için, öğretmen istediği için gibi nedenlerle çocuğun severek ders çalışmasını bekleyemeyiz. Çocuklarımızla niçin ders çalışmaları gerektiğini, geleceğe ait planları konuşmalı, hedeflerinin şekillenmesine yardımcı olmalıyız. Çocuk başarması için yeterince nedeni olduğuna inanırsa, “ders çalışmalısın” demek zorunda kalmayız. Oyun, bilgisayar veya televizyon başında biraz fazla kalsa da, bu durumdan bir süre sonra rahatsız olup ders çalışması gerektiğini düşünecek ve harekete geçecektir.
Eğer çocuğunuz beklediğiniz başarı düzeyine bir türlü ulaşamıyorsa kendi düşünce ve davranışlarımız üzerine odaklanmalıyız. Çünkü çocuğumuz, onu yetersiz gördüğümüzü, başaracağına inanmadığınızı fark etmiş olabilir. Çocuklar anne, baba ve öğretmenlerin kendileriyle ilgili ne düşündükleri mesajını rahatlıkla alırlar ve benlik saygısı bu mesajla şekillenir. Tıpkı bir filmin kahramanı gibi “ başarısız çocuk” rolüne girer ve bu rolü oynamaya başlar. Beklentilerimiz, onun davranışını şekillendirir. Bu nedenle çocuklarımızı övmeli, olumlu beklentileri ifade etmeli, başaracağına inandırmalı ve bizimde buna inandığımızı ona hissettirmeliyiz.
Çocuğumuzun başarısına engel olacak zekâ sorunu, okula uyum sorunu, okul korkusu davranım sorunları, öğrenme bozukluğu, bedensel ve ruhsal hastalıkları olmadığından emin olmalıyız. Çocuğumuzun başarısızlık nedenlerini araştırmalı, başarısı önündeki engeli tespit edip çözüm için gerekeni yapmalıyız.
Çocuklar hayatları boyunca kendi ayakları üzerinde kendileri durabilirler. İhtiyaçları olan şey onlara rehber olacak, koşulsuz sevgi gösterebilecek, güven ve sıcaklık hissettirecek anne babadır. Sevildiğine, değer gördüğüne inanan çocuk her zaman bir adım öndedir.