OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN, ÇOCUK GELİŞİMİNDEKİ ÖNEMİ
Okul öncesi eğitim artık herkes tarafından önemi kabul edilmekte, fakat bu yeterli mi. Acaba bu konuda yeteri kadar bilinçli miyiz.
Eğitim doğum ile başlayıp hayat boyu devam eden bir süreçtir. Hayat boyu devam edecek olan öğrenmenin temelleri ilk altı yaşta atılır. Bu dönemde çocuklara en iyi eğitim verilmesi ve olumlu çevre şartlarının sunulması çocuğun zihinsel, duygusal, fiziksel ve sosyal gelişimini desteklemede önemli bir rol oynar.
Gelişmekte olan ülkemizde sanayileşmeye paralel olarak, çalışan anne sayısındaki artış, oyun alanlarının azlığı ve şehir yaşamının sıkışık düzeni okul öncesi eğitimin önemini arttırmıştır. Ancak okul öncesi eğitim kurumlarını, öğretim yapan bir okul ya da çalışan annelerin çocuklarını bıraktıkları yer olarak görmek yanlıştır. Okul öncesi eğitimin amacı çocuğun doğuştan gelen potansiyelini en üst düzeye çıkarmaktır.
Okul Öncesi Eğitimin Çocuklar Üzerindeki Etkisi
Okul öncesi eğitim çocuğa en iyi örgütlenmiş bir oyun ortamını sağlamaktadır. Çocuk bu ortamda kendine zihinsel, bedensel, sosyal ve duygusal gelişim olanağı bulur. Kendi hakkını korurken başkalarının haklarını da gözetmeyi öğrenir. Toplu yaşamın kurallarına uyması gerektiğini öğrenir. Yardımlaşma duygusunu geliştirir. İşbirliği yapma alışkanlığını kazanır. Anne babasından ayrı kalmaya alışmaya başlar. Korunaklı bir yaşam ortamda özgür davranma olanağı bular ve toplumsal kuralları öğrenir.
Okul öncesi eğitim kurumlarının uyarıcı ve özgür ortamı çocuklarda zihin gelişimini hızlandırır. Sayı, renk ve kavramlar somuta indirgenerek, çocuğun düşüncesine uygun bir biçimde verilir. Anlatım ve konuşma güçleri artar, dil dağarcıkları zenginleşir. Resim faaliyeti, parmak boya ve çeşitli dramatik oyunlar ile çocuğun eğitim ve gelişimine katkı sağlanmakla kalmaz, aynı zamanda onun sıkıntısını atmasını ve fiziksel enerjisinin boşalması sağlanır. Oyun ile çocuklar iç dünyalarını yansıtma fırsatlarını bulur. Bu yansıtmalar, çocuğun rahatlamasını imkân verir. Çocuğun deneyimli bir öğretmeni varsa; çocuğun kişilik özellikleri ya da varsa sorunları hakkında tespitler yapabilir. Bu yönden okul öncesi kurumlar ruhsal sorunların erken tespit ve çözümlenmesi için en uygun gözlem ortamlarıdır.
Okul öncesi eğitim için hazır olma yaşı en uygun 3 ve 4 yaşlarıdır. 3 yaşından önce çocuğun evden kopması da yaşıtlarıyla ilişki kurması daha da güçtür. Bu nedenle çok zorunlu kalmadıkça 3 yaşından önce okul öncesi eğitim kurumuna vermemek uygun olur.
İlkokula başlayacak her çocukta bazı temel becerilerin kazanılmış olması şarttır. Okul öncesi eğitim bu becerilerin kazanılmasında çok önemli bir rol oynar. Kişiliğin temelinin atıldığı kritik bir dönem olarak tanımlanan okul öncesi yıllarda verilen eğitimin, tüm eğitim, öğretim kademelerini hatta tüm yaşam sürecini etkilediği düşünüldüğünde bu dönemde verilen eğitimin önemi bir kat daha artmaktadır.